19 Mayıs 2012 Cumartesi

Bir Tuz Hikayesi....


Geçen gün yemek yerken daha önceden aklıma gelen bir yazı üzerine masanın üzerinde duran tuz poşetini elime aldım ve incelemeye başladım. Aklıma gelen makalenin konusu kısaca evimizde hemen her yemeğimize kattığımız tuzların imalatı sırasında rafine edilirken daha sonradan topaklanmaması için içerisine potasyum siyanur denilen maddenin katıldığı ve bu maddenin de bildiğimiz zehir olan siyanurun bir türevi olduğundan bahsetmekteydi. hatta bu tuzun kullanımı Türk gıda kodeksinde uygun olarak yer alsa da bırkaç yıl içinde veya en geç on yıl içinde bu tuzu surekli tüketen insanların aşırı zehırlenme nedeni ile öleceği belirtilmekteydi.

Buraya bir mim koyarak konuya devam etmek istiyorum.

Düşünsenize her gun hemen her yemegimize mutlaka pişerken tuz atarız. hhatta bağzılarımız sofrada yerken de Rafine (!), İyotlu (!), Sağlıklı(!) tuzu yemeğine katmakta. bunlardan biri de benim eşim. çoğu zaman daha tadına bakmadan tuz atar yemeğine. Hal böyle iken ülkemizde tuz kullanımının azaltılmasına yönelik kampanyalar başlamak üzere, bu kampanyaların en buyuk nedeni tuzun sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olmasından dolayı tuz kullanımını kişi başına azaltmayı amaçlamaktadırlar... evet güzel bir uygulama, ancak bu günlerde Sayın Ahmet Maranki bir açıklama yaptı . TUZU KESERSENİZ CİNSELLİKTEN KESİLİRSİNİZ mealide bir yazı idi.

bu kampanyalar öncesinde size tuzun insan iin gerekliliği ve Sayın Ahmet Maranki nin açıklamalarını bulup okumnızı isterim.

Evet gelelim mim koyduğumuz yere...

Hepimiz tuzluğun içerisinde topaklanan tuza tuzluktan akmayınca sınır oluruz. ve bu topaklanmayı önlemenin bir yolunu bulmaları güzel tabiki . Ancak "Beyzadelerin" bulduğu yol a dikkatinizi çekerim tuzun içerisine POTASYUM SİYANUR koymak yani her damla rafine, sağlıklı, iyotlu, masum tuzumuzla damla damla zehirlenmek, bu zehirin dozu az olduğu için hissedilememekte ancak sık kullanımında şiddetli ve uzun süre geçmeyen yorgunluk, baş ağrısı v.s ve en sonunda on veya yirmi yıl içinde ölüm.

bir düşünsenize yaşınız 20 ve bu tuzları almaya başladınız yaş 40 ve bir nedenle amma kanser olmuşsunuz amma kalp krizi hiç bir zaman gerçek suçlu bulunamadan ölüyorsunuz.

ya çocuklarımız veya bu konudan bahsettiğim bir arkadaşımın dediği gibi hadi biz kullanmayalım ya hazır gıda tukettiğimiz yemekhaneler , lokantalar, restorant lar bunlardan nasıl sakınacağız...

Evet dostlarım bunlardan hiç bir şekilde sakınamayacağız.

Kendi tuz silolarındaki biriktirdikleri tuzlar topaklanmasın artı maliyet çıkarmasın diye içine siyanur katan tuz imalatçıları da bundan memnun. farkında olmasalar da iyi niyetlerinden şuphe etmediğim yiyecek sektörü de tuzlarının topaklanmmamasından memnun.. Hiç kimse farkında olmasa da bedeli hayatımız..


Bu yazıma ilham veren masamın üzerindeki tuzun içeriğine baktığımda hemen dikkatimi birşey çekti.. E536
Ben bu madde için kısaca bilgiyi buraya aktarıp bu içerige sahip evimde bulunan tuzun adını ve partı numarasını açıklayıp konuyu kapatıyorum ve sizlerin bu maddelere duyarlı olmanızı tavsiye ediyorum.

Önemli not : Bu blogdaki paylaşımlarım ile kimseyi veya hiçbir markayı karalamak gibi bir niyetim yok. bu ürünler bizzat satın alarak kullandığım ve bu esnada dikkatimi çeken ürünler olup numune bazında ürünlerin ambalajını da elimde tutmaktayım

E-kodu nedir?
Her gıda katkı maddesine Avrupa Birliği tarafından verilen özel tanıma kodu. EC kodu olarak da bilinmektedir. 


Gıda katkı maddelerinden istenilen özellikler nelerdir?
Gıdaya katılacak katkı maddesi insan sağlığı açısından güvenli olmalı, ancak izin verilen gıdalara ve izin verildiği miktarda katılmalıdır. Katkı maddesi gıdanın bir bileşeninin etkisini azaltmamalı, bir bileşen ile reaksiyona girip yeni ürünler meydana getirmemeli, bir ürünü olduğundan daha taze ve daha ustun göstermemelidir.

 
E536 Potassium ferrocyanide kömür gazi üretimi alt ürünü. düşük zehirli

 

Kullanılan ürün BİLLUR TUZ / net 750 gr poşet / parti no 12 03 12 53 

birde hep kötülemiş olmayayım işte size 80lerden bir reklam

http://tekrar.net/80-039lerden-billur-tuz-reklami-366255521.html 

2 yorum:

  1. Deniz, göl ve kaya tuzlalarından elde edilen Sodyum Klorür/NaCl bazlı ham tuzlar, bünyelerindeki nem miktarının ağırlıkça %0,3 ve üzerine çıkmasıyla topaklanma eğilimi göstermektedir. Topaklanma/kekleşme eğilimi sebebiyle akışkan halde değildir. Kırılıp öğütülerek ufak tane ebatlarına getirilse bile nem çekerek tekrar topaklanarak kullanılmaz hale gelmesinden dolayı işlem görmemiş ham tuzlar, sofra tuzu olarak kullanılmaya elverişli değildir. Ham tuzların bu olumsuzluğunu gidererek sofra tuzu olarak kullanıma sunmak gayesiyle tüm tuzların bünyesine Uluslararası Gıda Kodekslerinde E536 kod numarasıyla yer alan "Potasyum Ferrosiyanür K4Fe[(CN)6]" ilave edilir. Bu madde ilave edilmediğinde tuz, topaklanarak sertleşme eğilimi göstermektedir. Bu zehir, Deniz, Kaya ve Göl tuzlarından elde edilerek Rafine ve Mekanik usullerle gıda endüstrisine sunulan tüm tuzların bünyesine istisnasız bir şekilde ilave edilmektedir.

    E536/Potasyum Ferrosiyanür, ileri derecede toksik/zehirli bir maddedir. Erime noktası 70 derece santigrad olan bu zehir; asitler ve oksitleyici maddelerle reaksiyona girerek parçalanır ve yine üst düzey toksik bir madde olan Hidrojen Siyanüre (HCN) dönüşür. Fe/Demir bağlama yeteneği sayesinde insan vücudunda kanın O/Oksijen taşıma miktarını azaltır. Vücutta bulunan ve işleyiş açısından mühim elementleri de bağlayabilme yeteneği sebebiyle metabolizmayı zaafa uğratabilir. Amerikan Gıda ve İlaç Ajansı (FDA) tarafından gıda katkı maddesi olarak kullanımı yasaklanmıştır. Fakat ne yazık ki ülkemizdeki tüm tuz imalatçıları tarafından hala istisnasız ve fütursuzca kullanılarak insanlarımız zehirlenmektedir.

    Hatta bu iş öyle bir boyut almıştır ki; bir süre önce kendisinin 38 yıllık Kimya mühendisi olmasıyla gurur duyan bir tuz imalatçısıyla görüşmemizde, kendisine milyonda bir nispetinde parçalanmayla anında ölüm olabileceğini söylememize rağmen, övünerek "bu zehirin Avrupa Gıda kodeksine uygunluğundan bahsetmiş ve biz zaten tuz işinden 7 kuruş para kazanıyoruz, başka bir katkı kullanırsak para kazanamayız" diyebilmiştir. Bu vehamete ek olarak; Gıda, Tarım ve Hayvanlık Bakanlığına konu hakkında yapmış olduğumuz müracaatı takiben Bakanlık, bu zehrin tuzlarda kullanılmasının hiç bir sakınca doğurmayacağını bildirir bir belgeyi adresimize göndermiştir. Bakanlıktan tarafımıza gönderilen belge "www.metalurjist.blogspot.com" web adresinde görülebilir. İşte durum bu kadar vahimdir.

    "www.mbm.net.au/health/500-585.htm" web adresinde E536 hakkında; "kömür gazından imal edilen sentetik kristalize ajan, şarap imali esnasında metal arındırma işleminde, gıda maddelerinde topaklanma önleyici madde olarak kahve ve baharatlarda kullanılan, solunum güçlüğü, baş dönmesi ve baş ağrısına sebep olabilen, kanın oksijen taşıma kaabiliyetini azaltan vs... Amerika Birleşik Devletleri'nde yasaklandı" yazmaktadır.

    Bu madde 2011 yılından itibaren İngiliz Gıda Standartları Ajansı tarafından da yasaklanmıştır. İlgili link; "www.europarl.europa.eu/sides/getDoc.do?type=WQ&reference=E-2011-004484&language=MT"

    Sağlıklı yaşamak adına tavsiyemiz; tedarik edebilmeniz halinde yerli ve işlem görmemiş Kaya Tuzu ya da dünyada bir ilki gerçekleştirerek Tuzun doğal yapısını bozmadan ürettiğimiz, hiç bir toksik zehir taşımayan, sağlıklı, akışkan/topaklanmayan ve kullanımı çok kolay Kaya Tuzumuzu tedarik ederek tüketmenizdir.

    Ahmet Safa MACİT
    Metalurji ve Malzeme Mühendisi
    Malzeme ve Gıda Güvenliği Teknoloğu
    sefamacit@gmail.com
    0532 556 94 57

    Kaynaklar;

    http://metalurjist.blogspot.com/#!/2011/12/potasyum-ferrosiyanur-zehrinin-sofralk.html
    http://metalurjist.blogspot.com/#!/2011/11/adosatuzcu-natural-tuz.html

    YanıtlaSil
  2. Tüm bunlara ilaveten şunu da eklemek isterim ki; bu skandalı fırsata dönüştürmek isteyen bir güruh var. Himalaya ve Lut gölü tuzunu poh pohlayıp satanlar. Bunlar akla ve bilime aykırı türlü yalanlar söyleyerek insanları kandırmaya çalışıyorlar. Halbuki tuzun oluşumunun jeolojisi ve kimyası dünyanın her yerinde aynıdır, yapısı da... Hatta yerinde 1 doların çok çok altında fiyatlarla alınan bu tuzu dünyada ve ülkemizde 25-40 dolar civarında satarak ayrıca bir skandala yol açmaktadırlar. Bu sebeple insanlarımız dikkatli olmalıdırlar. Eğer bu tuzları öven biriyle karşılaşırlarsa şunu bilmeliler ki bu tuzu öven kişi muhakkak himalaya tuzu satıcısıdır. Aldanmayın ve her ne olursa olsun işlem görmemiş Kaya veya Kaynak tuzu yahut dünyada bir ilki başararak sağlıklı bir hale getirerek ürettiğimiz kullanımı kolay, asla topaklanmayan, daha lezzetli tuzumuzdan kullanmaya özen gösterin.

    YanıtlaSil