10 Haziran 2012 Pazar

Fruktoz ve böbrek hastalıkları

Değerli dostlarım bu ara fruktoz, sakkarin, aspartam , glikoz şurubu ve diğer bilimum tatlandırıcılar hakkında araştırmalarımı surduruyorum...

Öncelikle bu maddelerin etkileri ve zararlarını sizlerle paylaşmak istiyorum... daha sonra sizler bu ürünlerin içeriğine baktığınızda gözlerinizle göreceksiniz en güvendiğimiz markaların ve üreticilerinin bizi nasıl adım adım yudum yudum zehirlediğini...

Lütfen bilinçli olalım ve çöevremizi de uyaralım...
****
Fruktoz ve böbrek hastalıkları
Özet
Fruktoz tüketimi; yüksek fruktozlu mısır şurubu ya da sukroz olacak şekilde günlük beslenmemizde özellikle son yıllarda artmıştır. Modern dünyada çocukluk ve gençlik döneminde mısır kaynaklı fruktozla yapılan yiyecek içecek tüketimi önemli bir yer almaktadır. Yüksek fruktozlu besinler özellikle fiziksel hareketsizlik ve tüketim fazlalığı ile birlikte, kronik hastalıkların (hipertansiyon, obesite, metabolik sendrom, böbrek hastalığı, taş) gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Bu yazıda fruktozdan zenginleştirilmiş işlenmiş gıdaların, böbrek hastalıkları ile ilişkisinden bahsedilmiştir...

(yazının devamını bu adresden okuyabilirsiniz: Fruktoz ve böbrek hastalıkları

İyi lokum seçmenin metodları


Değerli dostlarım bu blogu oluşturmakdtaki amacım hep kötüyü bulup anlatmak değildi elbet. zaman zaman elime geçen iyi ile kötüyü ayırabilmemiz için püf noktaları içeren bilgileri de sizlerle paylaşmak istiyorum....

Birkaç gün önce okuduğum "Hammadde ve Sorunlarıyla Türk Lokum Üretimi" adlı makalede yer alan iyi lokum nasıl olmalıdır konulu bölümü sizlerle paylaşmak isterim.

Severek yediğimiz ve tüm sevdiklerimizle paylaştığımız bu lezzeti nasıl seçeçegimiz hakkında bize bilgi vermektedir bu kısım... saygılarımla..

2. HAMMADDELERİN ÖZELLİKLERİ

Yukarıda da ifade edildiği gibi lokum üretiminde kullanılan hammaddeler arasında şeker, nişasta, su ve  asitliği düzenleyiciler ürün özellikleri ve raf ömrü üzerine etkisi olan bileşenlerdir [4].

Lokum üretiminde kristal şeker ve glikoz şurubu kullanılmaktadır. Bazı işletmelerde glikoz şurubunun kullanılmasının maliyeti düşürmekle birlikte, bazı kalite problemlerine neden olduğu bazı işletmeler tarafından ifade edilmektedir. Yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucunda mısır şurubunun kullanılması halinde üretilen lokumların yutkunma esnasında boğazda yanma, dayanıklılık süresinde azalma ve bir kaç adet yenildikten sonra kişide yeme isteğinde azalmaya neden olduğu gözlenmiştir. Bu yüzden rafine şekerin kullanılması tavsiye edilmiştir [4].
Lokum kalitesini belirleyen bileşenlerin başında nişasta gelir. Tam jelatinize olmuş nişasta ürüne önemli kalite özellikleri olan doku, yüzey parlaklığı ve saydamlığı kazandırılır. Nişastanın jelatinizasyon özellikleri ortamda bulunan su, asit, şekerin çeşit ve miktarına, kullanılan nişasta çeşidine ve modifikasyonun yapılıp yapılmadığına bağlı olarak değişir. Lokum üretiminde amiloz içeriği yüksek nişasta ile asit modifiye nişasta tercih edilir.
Asitle modifiye edilmiş nişasta doğal nişasta gibi hemen katılaşarak işlem güçlüğü ortaya çıkarmaz. Daha fazla kuru madde içeren ortamda kullanılabilir. Bu durum özellikle kapalı sistem pişirmeler için önem taşır, ayrıca soğuduktan sonra daha sağlam ve berrak jeller verirler [5]. Üretilen lokumların şeklini koruması, diş ile kesilebilirliği, kesildiğinde görünüşünün saydam olması gibi özellikler kullanılan nişastanın miktar ve özelliklerinden etkilenir.
Asit modifikasyonu nişastanın pik viskozitesini azaltır. Bunun neticesi olarak aşırı sertlik oluşmaksızın daha fazla nişasta kullanımı mümkün olur [6]. Ayrıca ürünlerin parlak olmasını sağlar. Elde edilen ürünün kolayca şekillendirilebilmesi ve kısmi hidroliz sonucu soğuma sonrasında glikoz zincirleri arasındaki etkileşimin artması dolayısıyla üründe arzu edilen ve sert olmayan jel yapısı oluşur. Bu yüzden lokum üretiminde asit modifiye nişastanın kullanılması yaygındır. İstenen tekstürel özelliklerin sağlanması için hidroliz derecesinin kontrol edilmesi gerekir.

Kullanılan suyun sertliği ve miktarı üretilecek lokum kalitesini etkiler. Kireçsiz su lokumda kaliteyi iyileştirirken, buna karşılık kireçli suların ürün yapısını bozduğu ifade edilir. Ayrıca formüle giren suyun miktarının lokumun kalitesini etkilediği; çok suyla pişen lokumların daha parlak yapıda olduğu, aksi durumda lokumun matlaştığı bununla beraber raf ömrünü azalttığı bilinmektedir. Çünkü su seviyesi ile suyun düzeyi nişastanın jelatinizasyonu ile yakından ilgilidir [4].

makalenin tamamını bu adreste okuyabilirsiniz: http://www.teknolojikarastirmalar.com/pdf/tr/02_030108_3_dogan_tr.pdf

Saygı ve Selamlarımla... 

7 Haziran 2012 Perşembe

Tarım Bakanlığından Gerçek Bir Hizmet Amma...

Evet dostlarım, kısa bir zaman önce bizzat kendi insiyatifimle başlatma lüzumu gördüğüm ifşa hareketini Tarım bakanlığı daha bilimsel gerçekleştirmekte ve http://www.tarim.gov.tr  sitesinde yayınlamaya başladı. Hükümetin birçok icraatının ardından mutlaka bir hinlik görsem de bu uyğulamanın kesinlikle olması gerektiği yönünde bizzat takdir etttiğim bir uygulama .. Vatandaşın, her kuruşunu alın teri ve emeği ile kazandığı parasını daha fazla çalmak, çoluğumuza çocuğumuza yedirdiğimiz kendimiz ve ailemizin her gün yediği bu gıdalardan daha fazla kar için hem sağlığımızı hem paramızı çalan bu (Beyefendiler) bir şekilde açıklanmalı, namuslu namussuz ayrılmalı...

İnsan izinin, it izine karşıtığı bir sektörde hepimizin sağlığı için endirek öneme sahip bu konuda yapılan uygulamayı taktir ediyorum ammaaa....

İşte tahlil sonuçları birkaz daha gösterdi ki bu namussuzluğu sadece merdiven altı dediğimiz üç kağıtçılar değil , bir gazetede ifade edildiği gibi "ülkemizde pek çok ilke imza atmış, çok önemli ihracatlar yapan asırlık markalar da bu listede var" buyrun bakalım...

Ben de idda ediyorum ve yeri geldikçe sayfamda bizzat açıklayacağım.. daha bir çok "güvenilir marka " (!) sırası geldikçe ifşa olacak.

Beyefendilerden biri onuru gururu olduğunu dile getirmiş, çocugu ile okulda dalga geçiliyormuş...

Beyefendi, sizin ürettiğini bu gıdaları biz çocuklarımıza yediriyoruz.. bunun hesabını hangimiz size sormalıyız peki...

Şimdi meselenin ammasına gelelim... şimdi görülüyor ki memleketin önde gelen şirketleri böbürlene böbürlene reklam verirken tağşiş ürünleri marketlerde bizi zehirlemek için raflarda duruyor...

Bana öyle geliyor ki pek yakında bakanlığın bu ifşa uygulaması için hükümete ciddi baskılar yapılacaktır ve hatta yıllardır denetim güçlüğünden fırsat bulup tağşişli maddeleri üreten bu firmaları gördükçe gıda sektörümüzün tel tel döküldüğüne şahit olan hükümet üreticiler zarar görür (!) gerekçesi ile sessiz sedasız bu uygulamadan vazgeçecektir...

Ardından yalanlama , inkar gelecek ve yine hükümet taraf olmakla suçlanacak siyasi baskılar arttırılacaktır

Vatandaşta zaten "ne yapalım..yemeyelim mi ..". vurdum duymazlığı da oldukça iş kedi pisliği gb kumun altına gömüleceği kanaatini taşımaktayım....

Umarm yanılırım...

Saygılarımla